En kötüsü ne biliyor musunuz? Geçen gün ayakkabıyı diktirmek için bir köşkere gittim. Sabah 8.30'da küçücük bir dükkânda yaşlı bir amca işe koyulmuştu bile. İçerisi öylesine eskiydi ki içerde 15 dakika kalsanız birkaç yıl yaşlanabilirdiniz. Ayakkabıları verdim, usta ayakkabılara şöyle bir baktı ve yarın görüşelim dedi. İşinin erbabı birine ayakkabıları teslim etmenin huzuru içimi kapladı. Bu amca öldükten sonra belki de bu dükkân kapanacak ve civarda mesleği yapan kalmayacaktı. Böylesi düşüncelerle dükkândan çıktım. Ertesi gün geldiğimde ayakkabılar tamir edilmişti. Karşılığında istediği 50 lirayı verip hayırlı işler dileyerek dükkândan çıktım. Bugün ayağımda o ayakkabılar ve her giydiğimde ayaklarımı ağrıtıyor. Çünkü yamuk...